Sessiz bakışların içerdiği düşünceler diyarını keşfedebilmek zordur çoğu zaman. Aynı noktaları izlesekte içimizdeki duyguların söylediği şarkılar başkadır.

Bende sessizliğimden sıyrılarak, kalbimi dolduran hislerimi paylaşmak istedim, sizleri düşündürmeden, yormadan...

7 Ağustos 2012 Salı

Sabır Biraz Sabır


Ramazan ayının yavaş yavaş sonlarına geliyoruz artık. Ailece hazırlanan sahur ve sevdiklerimizle oturulan iftar sofraları bir sonraki ramazana kadar mutfak raflarına kaldırılmak üzere toplanmaya başladı. Bayram telaşı sardı artık hepimizi. Nereye gideceğiz, nasıl gideceğiz, kimleri göreceğiz vs vs şu sıralar kafalarımızı kurcalayan. Benim ramazan ayı için gözlemlerim ise bu güzel ayın manasını yitirdiğimiz oldu. Herkesçe sanırım bir masada oy birliğiyle kabul edilmiş tek gerçek aç kalıp, açlığa sabretmek olmuş. Bir dakika durun orada. Ben ve eminim benim gibi birçok kişi bu kararınıza katılmıyoruz. Ramazan ayı bizim için açlıkla savaşma ayı değil. Her şey için sabretme ayıdır.

Diline gem vuramıyorsan aç kalmanın ne kıymeti var.

Hoşgörü kalmadıysa içinde, susuz kalsan kaç yazar.

Sokaklara doluşmuş öfkeli insanlar…

Bilmiyorum yanlış yöntemlerle mi gözlem yapıyorum, ya da yanlış insanları mı gözlemliyorum. Herkeste bir sinir, bir celallenme durumu. Halbuki bize ramazan ayının hoşgörü ayı olduğu öğretilmedi mi? Yazmıyor mu mahyalarda hoşgörü ile, kardeşlik ile ilgili yazılar? Ben mi yanlış okuyorum yoksa?

Sadece mideni değil, kalbini de sınayacaksın, terbiye edeceksin. Nefsini kontrol etmeyi öğreneceksin arkadaş önce. Açlığını, cinsel isteklerini, öfkeni durduracaksın. Ama bakarsanız sokak aralarında kavgalar, pide kuyruklarında ağız dalaşları, küfürlerin bini bir para. Kadınlara laf atmalar, mini etek giymiş kızlara bakmalar, trafikte kornalar, bağrışmalar. Boşuna beklemeyin akşam ezanını. Bozduğunuz orucunuzun üstüne güzelce bir su için. Bir daha ki ramazana da alıştırma yapmadan girmeyin.



Ya da bir gece güneşin doğuşunu seyredin, içinizde sevgi hissedin dünyaya, çiçeklere, hayvanlara tanrının yarattığı bütün canlılara. Düşünmeyin problemleri, ekonomiyi, savaşları, borçları, sınavları. Sadece içinizdeki gücü ve mutluluğu hissedin. Gülümseyin. Açık kapalı, oruç tutan tutmayan, kadın erkek herkese gülümseyin. Size verilmiş hayat için gülümseyin, şükredin. Eminim bir şeyler değişecektir hem içimizde, ruhumuzda, derinlerimizde hem de yaratanın gözünde. Haydi hep birlikte kalan on günü gülümseyerek, gazetecilere kanlı haberler vermeyerek tamamlayalım. Bayramımızı milletçe başarımızla kutlayalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder