Bugünlerde hepimizin takip ettiği
olimpiyatlar tüm hızıyla devam ediyor. Katılmış olan sporcular ise
mücadelelerinde tüm gayretleri ve altın madalya hayalleri ile sahnedeler.
Gündeme damgasını vuran yetenekli sporcu ise Ye Shiwen.
Shiwen ile gündeme gelen konu ise sadece
kırmış olduğu rekor değil. Doping ve Çin’de olimpiyatlara hazırlanan genç yeteneklerin
hazırlık şartları ve verilen eğitimler de gündemde. Çinli sporcuların henüz
anaokulu çağında iken seçilerek, spor okullarına alındıkları ve ağır eğitim
şartlarında yetiştirilip, duruma karşı çıkmalarının mümkün olmadığı, kimi zaman
fiziksel işkencelere maruz kaldıkları da konuşulan konular arasında. Bense bu
duruma hiç şaşırmıyorum. Bu durum fiziksel işkence kısmını çıkartırsak diğer
durumları sonuna kadar yaşamış ve maalesef kabullenmek zorunda kalmış genç bir
üniversite mezunu olmamdan kaynaklanıyor.
Gerçekten de bizim eğitim
şartlarımız ile Çin’de ki sporcuların şartları ne kadar da çok benziyor. Henüz
anaokulundayken biz, başlıyor kurulan hayaller. Anneler dikilir küçücük, henüz
oyundan başka bir şey düşünmeyen çocuklarının başına bu ödevler bitecek, şu
testler çözülecek. Kurslar ile okullar arasında geçen koşturmacanın arkasında biter
yıllar. Yıllar biter bitmesine de, sen artık başarıya odaklandırılmış,
başkalarının hayallerini kendi hayallerin yapmış (genellikle), hayat yolunun
yol ayrımlarının birinin başında yalnız kalıvermişsindir. Sen kimsin, ne
istersin bilemez haldesindir. Çinli olimpiyat sporcuları ile aramızdaki farkta
bu noktada çıkar işte. Onlar bu sefer olmazsa dört yıl sonra altın madalyaya
kavuşabilir. Biz ise bize seçtirilmiş meslekler içerisinde başarısız, başarı
hikayelerini hayretlerle okuyarak zamanımızı tamamlarız. Gerçek hedeflerimizi
emeklilikteki hobilerimize saklayarak.
Sonuçta kimi zaman spor, kimi zaman sanat, bizlerde ise genellikle meslek sahibi olmak için beton bloklar arasında yarıştırılan ve
başkalarının hayallerini sahiplenmiş, kendi gerçeklerini bulamayan çocuklar
çıkıyor ortaya her iki ülke içinde. Shiwen’ın kendi gerçek hayallerini
gerçekleştirmiş olması dileklerimle…
dün hürriyetteki foto galeri hayretle okudum inceledim; ama işte o başarıya ulaşmalarını ülkelerini temsil edebilmelerini için maalesef o yaşta başlamalı çocuklar çalışmaya. yöntem tartışılır ama yaş olarak olması gereken yaşta. ayrıca bizim olimpiyatlarda esamemizin bile okunmamasının sebebinin senin bu anlattığın yarış atı olayı olduğunu düşünüyorum. hangimiz lisede okul çıkışı dersaneye değil de jimnastik salonuna yüzmeye voleybola gittik. herkes binlerce test çözmek için eğitildi sonra da neden türkiye başarısız niye sporcu yetişmiyor? cevabı çok zor olmasa gerek!!!
YanıtlaSilYaşlar değildi aslında söylemek ve düşündürmek istediğim. Çocukların istemedikleri yollara sürüklenmesiydi. Yani ne olur sanki çocuklarımıza seçme şansı versek. Mesela bir sporcu bir kaç dalı denese ve sonrasında yeteneği ve isteğiyle seçimini yapsa. Keşke keşke... Teşekkürler yorum için;)
YanıtlaSil